HM Commerce Center No:84 Yenimahalle/Ankara
·

Sulh Ceza Hakimliğinde İtiraz Edilmeyen Pandemi Cezalarına İptal Yolu

Covid-19 salgını ile mücadele amacıyla 1593 sayılı Umumi Hıfsızsıhha Kanunu kapsamında salgının ilk günlerinden itibaren İçişleri Bakanlığı genelgeleri ile kapsamı düzenlenen sokağa çıkma kısıtlaması tedbiri uygulanmaktadır. Sokağa çıkma kısıtlamalarına aykırı şekilde davrananlara öncelikle 1593 Sayılı Kanunu 282. Maddesi uyarınca 3.180 Türk Lirası idari para cezası verilmektedir. Uygulanan idari para cezasını müteakip evine dönmeyen kişilere ayrıca Türk Ceza Kanunu’nun Bulaşıcı Hastalıklara İlişkin Tedbirlere Aykırı Davranma başlıklı 195. Maddesi uyarınca da adli işlem başlatılmaktadır.

İçişleri Bakanlığı tarafından açıklanan verilere göre sadece 8-15 Şubat 2021 tarihleri arasında 29.048 kişiye kısıtlamalara aykırılık sebebiyle idari para cezası uygulanmıştır. Ancak, bilindiği üzere kısıtlamaya aykırı davrandığı tespit edilen kişiler hakkında kolluk kuvvetlerinin doğrudan idari para cezası uygulama yetkisi bulunmamaktadır. Yargıtay’ın 09/11/2020 tarih ve 2020/4354 Esas numaralı kararında “1593 sayılı Kanun kapsamında uygulanacak tedbirlerin icra yetkisinin valilerde olduğu, idareye kanunla verilen bir karar alma yetkisinin bir başka kurum veya kişiye devredilmesi, ancak ve yine kanunun açıkça izin verdiği konular hakkında ve kanunda gösterilen usul ve esaslar çerçevesinde yapılabileceği” belirtilmiştir. Bahsi geçen sebeplerle idari para cezalarının uygulanması konusunda yetki sahibi kolluk kuvvetleri değil, idaredir. Kolluk kuvvetleri kısıtlamalara aykırı davranan kişiler hakkında tutanak tanzim edecekler, sonrasında oluşturulan tutanaklara göre idare tarafından idari para cezası uygulanabilecektir. 

Tarafımıza intikal eden bir uyuşmazlıkta, 15.10.2020 tarihinde lojistik faaliyet kapsamında şehir değiştirdiğini belirten müvekkil aleyhine kolluk kuvvetleri tarafından yapılan denetimde 1593 sayılı Kanuna aykırı hareket ettiği gerekçesiyle 3.180 Türk Lirası idari para cezası verilmesi için tutanak tanzim edilmiş , Tuzla Kaymakamı tarafından bu idari yaptırım kararı imzalanarak onaylanmıştır. Onaylanan idari yaptırım karar tutanağı sonucunda idari para cezasını ödemediğinden bahisle davacıya 6183 sayılı Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında Kanun hükümlerine göre tahsil edilmek üzere ödeme emri düzenlenmiş ve gönderilmiştir. Bilindiği üzere 5326 sayılı Kanun hükümlerine göre, genel bütçeye gelir kaydedilmesi gereken idarî para cezalarının, 6183 sayılı Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında Kanun hükümlerine göre ilgilisinden tahsil edilebilmesi için öncelikle bu cezaların kesinleşmesi gerekmektedir.

Büromuzca takip edilen ve ödeme emrinin iptali talebiyle açılan davada Ankara 23. İdare Mahkemesi’nin 2020/1887 E., 2021/295 K. Numaralı emsal kararında; 

Uyuşmazlığa konu olayda, dava konusu ödeme emrinin dayanağı olan 2020/785 sayılı İdari Yaptırım Karar Tutanağında idari para cezasını tebellüğ ettiğine ilişkin davacının imzası bulunmakta ise de, bu imzanın 25.05.2020 tarihinde kolluk görevlilerince alındığı, 25.05.2020 tarihinde kolluk görevlilerince düzenlenen İdari Yaptırım Karar Tutanağının ancak 27.05.2020 tarihinde Tuzla Kaymakamı tarafından imzalanarak onaylanması ile hukuken geçerli ve uygulanabilir hale geldiği, hukuken geçerlilik kazandığı 27.05.2020 tarihinden sonra İdari Yaptırım Karar Tutanağının davacıya tebliğ edilmediği, böylece davacıya bahsi geçen para cezasına karşı kanun yollarına başvurma imkanı sağlanmadığı, dolayısıyla davacıya verilen para cezasının kesinleşmediği görülmektedir.

Bu durumda, henüz kesinleşmemiş olan idari para cezasının tahsil amacıyla düzenlenen dava konusu 15.10.2020 tarih ve 2020101566bd70000133 ana takip dosya numaralı ödeme emrinde hukuka uyarlık bulunmamaktadır.

Açıklanan nedenlerle, dava konusu işlemin iptaline..” şeklinde karar vermiştir. 

Bu kapsamda kolluk kuvvetleri tarafından düzenlenen idari yaptırım karar tutanakları hakkında işlem uygulanan kişiye imzalatılsa dahi söz konusu tutanakların vali ya da kaymakam tarafından imzalanıp onaylanmasını takiben hakkında işlem uygulanan kişiye başvurabileceği kanun yollarını da açıkça göstererek tebliğ edilmesi gerekmektedir. Anayasa’da bu zorunluluk Hak arama Hürriyeti başlıklı 36. Maddesi “Herkes, meşru vasıta ve yollardan faydalanmak suretiyle yargı mercileri önünde davacı veya davalı olarak iddia ve savunma ile adil yargılanma hakkına sahiptir.” ve Temel hak ve hürriyetlerin korunması başlıklı 40. Maddesi “Devlet, işlemlerinde, ilgili kişilerin hangi kanun yolları ve mercilere başvuracağını ve sürelerini belirtmek zorundadır.” hükümleri ile belirtilmiştir.

Dolayısıyla kolluk kuvvetleri tarafından düzenlenen idari yaptırım karar tutanaklarına hakkında işlem yapılan kişinin imza atması idari yaptırımın tebliği yerine geçmemekte, tutanak mülki amir tarafından imzalanıp onaylandıktan sonra hukuken geçerli ve uygulanabilir hale gelmektedir. Ancak bu aşamadan sonra kanun yolları ve süreleri gösterilerek tebliğ edilen işlem, kanun yoluna başvuru ya da sürenin sona ermesi ile kesinleşebilmektedir. Aksi halde hukuken geçerli ve icra edilebilir bir işlemin varlığından söz etmek mümkün değildir.

Ankara 23. İdare Mahkemesince verilen karar ile birlikte, kolluk kuvveti tarafından kendisine tebliğ edilen idari para cezasına karşı 15 günlük süre içerisinde Sulh Ceza Hakimliğine başvurulmasa dahi, iptali için yol açılmıştır. 

Özcan Görkem ASKER

en_GB